İZMİR – İzmir’in Tire ilçesinde Küçükkale ve Büyükkale Mahalleleri Kartal Dağı mevkiinde, Emerald Taşımacılık Madencilik tarafından yapılmak istenen “Mermer Ocağı” projesine karşı Küçükkale ve Büyükkale mahallelerinde yaşayan 98 kişi dava açtı. Avukat Cem Altıparmak tarafından İzmir 4. İdare Mahkemesi’ne açılan davada, maden ruhsatının iptali istendi.
Tire Belediyesi’nin de davacı olarak yer aldığı davada İzmir 4’üncü Yönetim Mahkemesi kararını verdi. Mahkeme, yapılması planlanan mermer ocağı projesine ilişkin arama ve işletme ruhsatlarını iptal etti. Projenin bölgeye vereceği ziyana vurgu yapan mahkeme, kararda şu tabirlere yer verdi:
“Zeytinlik alanlarda yürütülecek faaliyetlere ait olarak öncelikle dikkate alınması gereken özel düzenlemenin 3573 sayılı Kanun kararları olduğuna kuşku bulunmadığı, anılan Kanunun 20. hususunun hedefinin; gerekli önlemler alınmış olsa bile, zeytinlik alanlarında ve bu alanlara üç kilometre aralıkta zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli ziraî sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemek olduğu açıktır. Zeytinlik alanlarında açılacak zeytin eserlerine ait işletmeler için dahi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın müsaadesi gerekmekteyken, taş ocağı arama alanı için anılan yasa metninde belirtilen ara kaidesinin öncelikle dikkate alınması gerektiği tartışmasızdır. Kaldı ki; mermer ocağı merkez olmak üzere 3 km yarı çaplı alanda zeytinlik alan olduğunun belirlendiği, zeytinliklerle kaplı olan arama alanlarında ve zeytinlik alanlarla iç içe olan işletmede zeytinliklere ziyan vermeden, toz ve duman çıkarmayacak formda faaliyette bulunulması hayatın olağan akışına karşıttır.”
‘BU TÜR DAVALARLA YÜZLEŞMEK ZORUNDA KALMAYA DEVAM EDECEKLER’
Mahkemenin kararına ait açıklama yapan Altıparmak Hukuk Ofisi ise kamu yönetimlerinin iklim değişikliği ile çaba konusunda hareket planı uygulamadığı sürece bu cins davaların devam edeceğini belirterek, “Doğanın haklarını, besin ve su güvenliğinin sağlanmasını, toplumsal ve ekonomik olarak kırılgan olan kırsal topluluklar için mahallî kalkınma, adalet ve eşitlik üzere temel prensipleri dikkate almayan bu cins ruhsatlandırmaların, iklim değişikliği ile uğraş siyasetlerine da terslik teşkil ettiğini defa bir daha vurgulamak isteriz. Kamu yönetimleri, iklim değişikliği ile uğraş için faal bir strateji ve hareket planı oluşturup uygulamadığı sürece, bu cins davalarla yüzleşmek zorunda kalmaya devam edecektir” sözlerini kullandı.
